Evini sırtında taşımaktan sıkıldığında, sürekli bi yerlere yetişmeye çalıştığında, genelde bi yere gitmek ortalama 1.5 saatini aldığında, kar kıyamette 15 dakika dolmuş bekleyip artık sinirlerin bozulup ağlama noktasına geldiğinde bişeyler yapma vaktinin geldiğini anlıyorsun ve o kadar zamandır, sadece arada bir annene söz edip babana söz etmediğin şehir merkezine yakın bi eve çıkma fikrini "N'olacaksa olsun!" deyip dile döküp resmileştiriyorsun. Bunu söyledikten sonra oluşan sessizliğin ardından, "Aslında sizinle bi sorunum yok(%100 doğru olmasa da). Sadece yol artık beni bıktırdı." dedikten sonra baban "Hesabını yapıyosundur. Artık sen de belli bi yaşa geldin." dediğinde ise küçük bi şaşkınlık yaşamakla beraber, verileceğini sandığın tepkinin aksini görüp rahatlık da hissediyorsun. Ve artık "kendi evine/odana çıkma" konusunda kendini daha özgür hissediyorsun. Biraz daha mutlu..biraz daha umutlu..

Artık harekete geçmeli. Bunu son zamanlarda kendime sıkça tekrarlıyorum. Harekete geçeyim diye. Sanırım sözü şöyle değiştirmeliyim: "Harekete geçmeli demeyi bırakıp HAREKETE GEEEÇ!!!"

13 Şubat doğumgünümdü. Gününde kutladım. Planladığım gibi geçmedi. Hareketlilikten ziyade bol kahkalıydı. Aslında bu daha güzel bişey. Yine de insan bişey planladığı gibi olmayınca olanın da hakkını vermiyor galiba. Bu arada o bir gün nasıl da zırt diye geçiyor hiç anlamıyorum...Halbuki ben kırk gün kırk gece kutlayabilirim :p Şimdi 1 sene daha mı beklicem..puff :(

Dans yaklaşık 1 aydır yoğun olarak hayatımda. Mutluyum bundan ama olabileceğim kadar iyi değilim. Olmak için daha çok çalışmam gerekiyor. Daha çok zamanımı vermem gerekiyor ve bu yönümü kaydırıyor. Bişeyler değişmeye başladığında hemen tehlike çanlarını çalıp saçmalamaya başlayabildiğim için kendimi sakinleştirip olayların akışına bırakmaya çalışıyorum. Nasılsa kendini bıraktığında herşey olacağına varıyor. Şimdiden planlar yapmanın anlamı yok.

Günlerdir hatta haftalardır yazmak istiyordum. Bilgisayarın başına oturup bloguma her giriş yaptığımda vazgeçiyordum. Kelimeler parmaklarımın ucuna gelmiyordu çünkü. Şimdi şu yazdıklarım da değil aslında esas içimde yazıya dökülmek için bekleyenler. Hissediyorum. Başka bişey var. Başka. Onu yazdığımda anlarsınız zaten.

"Sayfanın görünümünde değişiklik yapmalı mı acaba?...hmmm..."

Yorumlar

Popüler Yayınlar