8 Mayıs 2007 Salı - 01:54

Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum. Köksüz hissediyorum kendimi. Daha doğrusu, koca bir ormanda bir saksı çiçeği gibi hissediyorum kendimi. Ormandayım görünüşte ama oraya ait değilim. Saksı nereye götürülürse ordayım ama oraya ait değilim. Oysa ben oradan oraya gitmek ya da götürülmek istemiyorum. Toprağa karışmak istiyorum. Köklerim toprağa girsin, derinlere dalsın istiyorum.



Turunç'taki aşık ağaçlar gibi, başka bir ağaca sımsıkı sarılmak istiyorum. Aşık olmak, çok ama çok sevmek ve hiç ayrılmamak istiyorum. Sevdiğimden ayrılmak istemiyorum. Kendi bahçemde ağaç olmak istiyorum. Başkalarının bahçesinde ziyaretçi olmak istemiyorum.





Son zamanlarda kalbini açan kimse var mı etrafta? Yoksa herkes kalbinin etrafına kalın bi duvar mı örmüş? Herkes gardını almış, ellerinde kılıçları herhangi bir saldırıya hazır bir konumda bekliyor. Herkes "Önce o." diyor. "Önce o kalbini açsın." Ben de dahil. Kalbimi açıp kırılmak istemiyorum. Riski almak istemiyorum. Karşımdakilere güvenmiyorum. Gerçi çok garantici bir durum bu. Önemli olan bu durumda kalbini açma cesareti gösterebilmek değil midir?

Aşk ve Gurur'u seyrettim. O zamanlar güzelmiş diye düşünüyorum. Evet teknoloji yok ama herşeyin keyfi başkaymış o zamanlar. Araba yerine atlı araba. Havayla içiçe, yavaş yavaş. Cep telefonu yok. Mektup yazıyorsun. Sonra cevap bekliyorsun heyecanla. Bir sürü hayale dalıyorsun beklerken. Aileler daha kalabalık. Evet belki daha çok sorun demek bu ama konuşabildiğin daha çok kişi demek bu aynı zamanda. Daha sıcak ilişkiler. Daha saf... Ampul yoook! Mum ışığı...Loş...O güzel, sıcak sarı ışık...Titrek...Tekdüze olmayan...

Karmaşık...Birşeyler değişiyor. Fırtına öncesi gibi. Ya da doğum. Yalnız kalma ihtiyacım bu kadar fazla ne zaman oldu bilmiyorum. Geçen seneden beri böyle. Eskiden korkardım yalnız kalmaktan. Denesem de beceremezdim. Artık korkmuyorum. Ve beceriyorum da.

Evlilik konusu kafamı çok karıştırıyor. Artık bunu düşünmek istemiyorum. Herhangi bir düğüne gitmek de istemiyorum. Çok sıkıldım.

Birisi olacaksa "İşte bu!" diyeceğin,
Sen de onun "İşte bu" su olacaksın.
Ve bunu denemeden bileceksiniz. - Tayfun Polat

Yorumlar

Popüler Yayınlar